Dağcılıkla az çok ilgili olan birisi Tunç Fındık’ı muhakkak bilir (bak bilmiyorsan çok ayıp). Kendisi, dağlarda açtığı yeni rotalar, yazdığı ve çevirisini yaptığı kitaplar ile Türk dağcılığına çok büyük katkılar sağlamış ve sağlamaya da devam eden bir kişi. Böyle, “çok büyük katkılar sağlamıştır” filan deyince sanki yavan bir ifade oldu gibi. O zaman biraz daha magazinsel bir ifadeyle bir kaç örnek vermek gerekirse: Mesela Türkiye’de ve yurt dışında toplam 700 kadar dağın zirvesine çıkmış bir kişi; Everest’e iki kez çıkan ilk Türk; Dünya’daki pek çok dağın ilk Türk çıkışını yapan kişi; Türkiye’deki pek çok dağın farklı rotalarını ilk çıkan kişi… Örnekleri çoğaltmak mümkün. İlgilenenler Tunç Fındık’ın biyografisine bakabilirler.
Tunç Fındık’ı tanıyan, bilen bir insana “kimmiş bu adam ya hu?” diye sorduğunuzda duyacağınız ilk cümleler içerisinde kesinlikle “mütevazi”, “alçak gönüllü”, “samimi” gibi sıfatlar duyacaksınızdır. Bunu kendisiyle bire bir tanışmasanız bile sadece bir röportajını seyrettiğinizde dahi anlayabilirsiniz. Bilgisinin, tecrübesinin yanına bu sıfatlar da eklenince kendisinin Tük dağcılık camiasının en sevilen, saygı duyulan insanı olduğunu söylemek sanırım yanlış olmaz.
Dağlarda çektiği fotoğrafların da öyle sıradan, çekmiş olmak için çekilen fotoğraflar olmadığını, kesinlikle kalbur üstü fotoğraflar olduğunu da ekleyeyim:
© Tunç Fındık
© Tunç Fındık
Dağcılığın genelde “deli işi” olarak görüldüğü ülkemizde, hayatını dağcılığa göre şekillendirmek büyük özveri ve cesaret işi. Zaten dağcılığı deli işi olarak görenlerin de bunu anlamasını beklemek pek mantıklı değil. Bir röportajından kendi ifadesiyle: “Adam evinde otururken üşür, bakkala giderken yorulursa senin 8 bin metrelik bir dağa iki ayda -50 derecede tırmanmanı asla anlamaz.” Ne kadar doğru…
Tunç Fındık halen bu “deli işi” ni yapmaya devam ediyor. Şu sıralar 14×8000 projesini tamamlamak için çalışıyor. Bilmeyenler için özet geçmek gerekirse 14×8000 projesi; Dünya’da 8000 metrenin üzerinde olan 14 adet dağın hepsinin zirvesine çıkmak. Dünyada bunu şu ana kadar başarabilmiş sadece 27 dağcı bulunuyor ve Tunç Fındık bu dağların 7 tanesini devirmiş durumda. Bunun ne kadar zor bir iş olduğunu anlamak için tek bir 8000’lik dağın zirvesine çıkabilmek için yapılması gerekenler ve çekilmesi gereken çileleri okumanız ve bunu 14 ile çarpmanız yeterli. (Mesele ben bu yazıyı yazarken kendisi şu sıralar Annapurna tırmanışı için hazırlanmaktaymış.)
İşte bu “deli” adamın yeni bir kitabı çıktı: “İrtifa 8000: Yüksek Macera” :)
Kitap, Tunç Fındık’ın 1996-2011 yılları arasında yurt dışında yaptığı 7000 ve 8000 metrelik dağ tırmanışlarının hikayelerini anlatıyor. Kitapta on dört farklı tırmanış hikayesi var ve bu hikayeler Tunç Fındık’ın tırmanışlarda tuttuğu günlüklerden derlediği hikayeler. Kitap renkli basılmış ve içerisinde Tunç Fındık’ın kendi çektiği muhteşem fotoğraflar da yer alıyor.
Denizden neredeyse dokuz kilometre yüksekte atmosferin inceldiği, incelmiş havadaki oksijen ve basıncın yaşama elverecek seviyelerin çok altına düştüğü korkunç soğuk, fırtına ve devasa çığların hakim olduğu yüksek dağlarda dağcılar nasıl yaşarlar, nelerle mücadele ederler? “Ölüm bölgesi” olarak tanımlanan 8000 metre üzerindeki aşırı uç çevre koşullarının yanısıra, insanın kendi azmiyle de savaştığı yüksek dağların acımasız dünyası nasıldır?
Soruların cevapları kitapta:
Muhteşem hikayeler, muhteşem fotoğraflarla kitap gerçekten çok güzel olmuş. Dağcıların, dağcılığı seven insanların zaten kesinlikle okuması, kütüphanesinde bulundurması gereken bir kitap. Yok benim dağcılıkla işim olmaz ama macera sever bir insanım filan diyenlerin de kesinlikle kaçırmaması gerekiyor. Ha bana sorarsan herkes okusun bu kitabı. Kesinlikle herkes kitapta kendisine hitap eden bir şeyler bulur. Bu kadar da kesin konuşuyorum bak.
Tunç Fındık’ı internet sitesi, Facebook sayfası ve Twitter hesabı ‘ndan takip edebilirsiniz.
Bir de kişisel not düşeyim şuraya: Ben böyle sevdiğim insanlara destek verenleri de severim. Mesela The North Face ürünlerini tercih etmemin sebeplerinden biri de Tunç Fındık’a verdikleri destektir (The Noth Face’in de çok umurundaydı. Ha-ha). Bu da böyle biline.
Tunc Findik’in blogunu yillardir takip ediyorum, RSS listemin en degerlilerinden…
kitabinin ciktigini ve turkiye’den getirtmeyi dusunmeme ragmen tanitmak, dahil oldugum sosyal aglarda paylasmak aklima gelmemisti, utandim simdi :(
yazini facebook grubumda, twitter’da ve eksisozlukte paylasiyorum izninle,
tesekkurler!
not: nasuh mahruki’nin bir everest tirmanisi sirasinda ic dunyasini ve tirmanis surecini anlattigi “bir dagcinin guncesi” de bu kategoride okunmasi gereken kitaplardan. hayatimda azicik maceraperestlik varsa o kitabin da eminim buna katkisi olmustur…
selamlar
bunu henüz alamadım, ama karakurumda 80 gün yeni geçti elimden.. yazıyor kendisi. hatta şöyle: http://www.youtube.com/watch?v=9cS5pTogDqQ :P
Oha be! Video şahaneymiş. Acayip kıskandım. Bi’ gün denk gelir miyim acep kendisine dağlarda?
Gerçekten yazıyor efenim kendisi :)